Verification: 3d4870ba6ca0d985
top of page

İlerleyen Dalga Teorisi & Koklear Yükseltici Etkisi

Fonksiyonları normal olan bir koklea, nonlienar davaranış göstermektedir. Düşük uyaran varlığında frekans seçiciliği, tüy hücreleri ve işitsel sinir fibrilleri aracılığıyla desteklenir ve sağlanır.

Koklear seçicilik kavramı, koklear aktif biyolojik mekanizmaların, koklea'da meydana gelen frekans seçiciliği ve artmış hassasiyet ile koklear cevapların nonlinear özellikleri olarak açıklanabilir.

Koklear amplifikatör, düşük uyarı seviyelerinde, ilerleyen dalga tepesinde baziler membran titreşimini artıran bir destek olarak açıklanabilir. Dış tüy hücreleri (DTH), koklear amplifikatör etkisine katkı sağlamaktadır.

Dış tüy hücrelerin hasara uğraması veya kaybolması durumunda, azalmış işitsel hassasiyet geniş tuning ve anormal cevap büyümesi gözlenir.

Otoakustik Emisyon: Kulak kanalında ölçülür, normal dış tüy hücre fonksiyonunun ve koklear yükselticinin yan ürünüdür.

otoakustik emisyon nedir, tüy hücreleri

Otoakustik Emisyonların Dış Tüy Hücreleri ile İlişkisi

  • Otoakustik emisyonlar, prenöral olgudur.

  • Sekizinci sinirin hasar alması durumunda da ölçülebilir.

  • Nöral cavaplardan farklı olarak, OAE'lar uyaran hızı ve uyaran süresince polarite değişiminden etkilenmemektedir.

  • OAE'lar, -spesifik olarak düşük uyaran seviyesi ile uyarılanlar- akustik travma, hipoksi ve ototoksik ilaçlardan kaynaklı işitme kaybına ve dış tüy hücre hasarına neden olabilen etkenlere karşı direnç gösteremezler.

  • Dış tüylü hücreler, elektriksel uyaran karşı cevap olarak uzunluklarında hızlı bir değişim gösterirler.

  • Koklear yükseltici mekanizmasında iki teori vardır. Bunlar; dış tüy hücrelerinin somatik hareketliliği ve dış tüy hücreleri stereocilia bundle'ın nonlinear mekanizmasıdır.

  • Prestin, somatik dış tüy hücre hareketliliğinden sorumlu moleküler motor cevabıdır.

  • Otoakustik emisyonlar, tüy hücresinde somatik hareketliliğe sahip, cevapların ise tüy hücre stereocilia'sının aktif tüy demet hareketliliğine verilen isimdir.

  • Tüy hücreleri stereocilia demetleri, frekans seçiciliğinin göstergesi olmakla birlikte, frekans seçiciliği, amplifikasyon sağlayabilme yetisi ve koklear amplifikasyon için gerekli özelliklere sahip olunduğunun göstergesidir.

  • Dış tüy hücrelerin somatik hareketliliği ve stereocilia, otoakustik emisyon üretimine katkıda bulunabilir. Bu katkı uayaran seviyesine göre değişkenlik gösterebilir.

Otoakustik Emisyonların Üretim Mekanizması

Emisyonlar, koklea içerisinde, dış tüy hücrelerin somatik hareketliliği ile sonuçlanan nonlinear elktromekanik bozulmaların sonucu olarak üretilir. Sonrasında yapılan çalışmalar ile iki farklı üretim mekanizması olduğu bulunmuştur. Bunlar;

1. Nonlinear distorsiyon,

2. Linear tutarlı yansımalar olmak üzere.

1-) Nonlinear Distorsiyon: Direkt olarak dış tüy hücrelerin aktivitesine bağlı olarak gözlenen emisyon tipidir. Dalga sabit emisyon olarakta ifade edilebilir. Bu emisyon tipinin işleyiş mantığı uyaranın ilerleyen dalga zarfını takip etmesi olarak uyarlanabilir. Uyaranın frekans olarak kayması ilerleyen dalganın şeklini önemli ölçüde değiştirmez. İlerleyen dalga zarfıyla herhangi bir noktadaki fazın hareketi belirgin bir şekilde değişiklik göstermez. Bu durum nonlinear distorsiyon emisyonların, uyaran frekansı arttıkça kademeli faz değişimleri ile karakterize olmasına neden olur.

2-) Linear Tutarlı Yansımalar: Koklear mekanikte rastgele impedans dalgalanmaları ya da ilerleyen dalganın en büyük yer değişimine yakın ya da yakınında yer alan impedans uyuşmazlıklarından gelen hareketli dalgaların saçılmaları sonucunda da emisyonlar gözlenir.

Dış tüy hücrelerindeki değişimler ya da dış tüy hücrelerin hücresel seviyedeki farklılıkları olarak yorumlanabilir. Yansıyan emisyonların nonlinear davranımı, koklear amplifikatörün hareketi sebebiyle, ileri geri hareket eden dalgaların seviyeye bağlı yükseltilmesinden kaynaklı olarak oluşabileceği öne sürülmüştür.

Yansıma emisyonları, dış tüy hücrelerinin hareketine bağlı olarak üretilmemesine karşın bu etkenlere bağlı olarak harekete geçer ve dış tüy hücrelerinin fonksiyonlarında değişimlere meyilli olur.

Kulak kanalında ölçülen bu otoakustik emisyonlar, açıklanan her iki mekanizmanın bileşik bir fonksiyonudur esasında.

Otoakustik Emisyonların Ölçümü (Testin Yapılışı)

  1. Genel kayıt düzeneği hassas, minyatür bir mikrofon kulak kanalına yerleştirilir.

  2. Mikrofon köpük veya sünger uç ile kulağa uygun küçük bir probe içine yerleşmiştir.

  3. Probe, ses uyaranının gönderilmesi için bir veya iki hoparlöre sahiptir.

  4. Mikrofon, kulaktan gelen otoakustik emisyonu ayrıca bazı otoakustik emisyon durumlarında kulağa sunulan uyaranında ölçülmesini sağlar.

  5. Mikrofonun çıktısı sonrasında yükseltilebilir.

  6. Yükseltgenmiş çıktı, bilgisayarda yer alan veya tek başına ekipman parçası içerisinde bulunan analog-dijital çevirici ile örneklendirme modeline dönüştürülür.

  7. Elde edilen çıktı, ardında OAE çeşidine uygun olarak değerlendirmeye alınır.

  8. Çevresel ve iç gürültü, OAE kayıtlarını etkileyebilir.

  9. Yüksek gürültü seviyeleri, düşük seviyedeki OAE'ların belirsizleşmesine neden olabilir.

  10. Yüksek gürültü seviyesine maruz kalma süresi net OAE kayıtlarının alınabilmesi için test süresinin artmasına neden olacaktır.

  11. Test yapılacak ortam sessiz ve yalıtımlı olmalıdır.

  12. Çevresel gürültü minimalde tutulmalı ve lokasyon olarakta bu sağlanmalıdır.

  13. Test ortamını havalandıran fanlar, test sırasında kapatılabilir.

  14. Test yapılan bireyin -hasta- durumu yaş ve engellilik hatta psikolojik durumu değerlendirilmelidir.

  15. Ağlama, konuşma veya genel olarak huzursuzluk durumu mevcutsa ki bunlar genelde bebekler ve çocuklar olur bu durum test yapılmasını zorlaştırır hatta imkansız hale getirebilir.

  16. Test yapılmadan evvel aile bilgilendirilmelidir.

  17. Bebeğin test boyunca uyuması testin daha verimli ve kolay yapılmasını sağlayacaktır.

  18. Çocuklar ve yetişkin hastalar için testin zararsız ve ağrısız olduğu konusunda bilgi verilmeli ve güven ortamı oluşturulmalıdır.

  19. Test boyunca sakin kalmaları için net bir şekilde talimat verilmelidir. Tabi ki bu talimat üslubu bozmadan verilmelidir.

  20. Probe yerleşimi önemlidir.

  21. Kulak kanalına iyi yerleşmiş, sıkı ve güvenli bir probe ile çevre gürültüsü faktörleri minimalize edilecektir.

  22. Probe'un iyi yerleşimi ile düşük frekans uyaran enerjisinin kaybının önüne geçilecektir.

otoakustik emisyon testi (OAE) nedir? Nasıl ölçülür? Nelere dikkat edilmelidir?

Otoakustik Emisyon Çeşitleri

  • Spontan Otoakustik Emisyonlar (SOAE),

  • Uyaran-Frekans Otoakustik Emisyonlar (SFOAE),

  • Geçici Uyarılmış Otoakustik Emisyonlar (TEOAE),

  • Bozulma Ürünü Otoakustik Emisyonlar (DPOAE),

  • Uyarılmış Otoakustik Emisyonlar (EOAE).

Otoakustik Emisyon Çeşitlerine Dair Genel Açıklama

Üretim mekanizması ile ilişkili otoakustik emisyonların sınıflandırması yapılmadan evvel, otoakustik emisyonlar, kayıt paradigmalarına göre, spontan ve uyarılmış olmak üzere iki başlık altında toplanmaktaydı.

Spontan otoakustik emisyonlar (SOAE), herhangi bir dış uyaran olmaksızın kaydedilen tip emisyonlardır.

Uyarılmış otoakustik emisyonlar ise (EOAE), dış kulak kanalından verilen saf ses uyaran esnasında veya sonrasında tespit edilen emisyonlardır.

1-) Spontan Otoakustik Emisyonlar (SOAE)

  • Dış uyaran verilmeden, frekans alanı içerisinde mikrofon tarafından kaydedilen emisyonlardır.

  • SOAE'lar, kulaktan gelen saf sese benzeyen sinyaller gibidir.

  • Birden çok frekansta SOAE görülebilir.

  • SOAE'lar normal işitmeye sahip yetişkinler ve çocukların belli bir bölümünde görülebilir.

  • SOAE'lar, 25-30 dB HL'den fazla işitme kaybına sahip olmayan kulaklardan ölçülebilir.

  • Normal işitme fizyolojisine sahip kulakların belli bir kısmından ölçüldüğünden dolayı, objektif ve yararlı bir test yöntemi değildir.

  • SOAE'lara sahip olunması, işitmenin normal olduğu veya işitme kaybı olmadığı anlamına gelmez.

  • SOAE'ların görülmesi sıklığı kadınlarda erkeklerden daha fazladır. Sağ kulakta, sol kulaktan daha fazladır.

  • Bir kulakta SOAE'ların varlığı diğer kulakta da görülme olasılığını arttırır.

2-) Uyaran-Frekans Otoakustik Emisyonlar (SFOAE)

  • Aynı frekans özelinde kulağa uygulanmakta olan sürekli saf ses ile eş zamanlı olarak oluşan emisyon tipidir.

  • Kulak kanalına yerleştirilen mikrofon ile verilen saf ses ve saf sesin sonucu uyarılan SFOAE, kaydedilir.

  • SFOAE ölçüm metodu, nonlinear özelliklerin avantajı kullanılarak, ikinci bir farklı şiddet veya frekansta uyaran gönderilmesi prensibine dayanır.

  • SFOAE'lar, koklear tuning içeren koklear fonksiyonların farklı açılarını ve eferent işitsel sistemin fonksiyonunu değerlendirmek için kuıllanılır. 

3-) Geçici Uyarılmış Otoakustik Emisyonlar (TEOAE)

  • TEOAE'lar, geçici veya kısa uyaran verildikten sonra ölçülen emisyon tipidir.

  • Klik veya toneburst uyaran kulak kanalından gönderilir, yanıt kısa bir zaman gecikmesinin ardından oluşur.

  • TEOAE ölçümü senkronize averajlama tekniğiyle yapılır.

  • Ölçüm sırasında gürültünün azaltılması, kayıt işlemi başlangıcında uyaran artefaktının görülmemesini sağlamaz.

  • Normal kayıt işlemlerinde uyaran artefaktı kaydedilen TEOAE'lardan fazladır.

  • Uyarandan gelen enerji TEOAE yanıtlarının başlangıcının gizlenmesine neden olacak kadar uzun sürelerde kulak kanalında kalabilir.

  • TEOAE'ların kaydı sırasında alınan cevabın ilk birkça saniyesi uyaranın neden olduğu enerjiyi ortadan kaldırmak için final averajlama dalga formundan çıkarılır.

  • TEOAE'ların kaydı ve çıkan sonuçlar, -cevaplar- esasında üst üste binmiş iki dalga formundan oluşmaktadır.

  • ​Yine TEOAE'ların ölçümü sırasında, yazılımsal araçlarda grafikler iki ayrı cevabın her birine ait ortalama bir cevabı depolar ve iki ortalama trase sonucu şeklinde değerlendirmeye sunulur.

  • TEOAE'lar çoğunlukla; seviye, yeniden üretilebilirlik yüzdesi ve TEOAE/gürültü (sinyal/gürültü) oranı başlıkları altında değerlendirmeye alınır.

TEOAE'ların Özelliklerine & Parametre Etkilerine Genel Bakış

TEOAE'lar, uyarılan yanıtların farklı frekans bileşenleri farklı zamanlarda ortaya çıkmaktadır. Bu teori "frekans dağılımı" olarak belirtilebilir. Salınım değişimlerinin baskın periyodu zamana bağlı olarak değişir ve cevabın yüksek frekans bileşenleri ilk olarak ortaya çıkar bu süreci alçak frekanslar takip etmektedir. Bu süreç "latans" olarak ifade edilir.

Yüksek frekans bileşenleridaha kısa latanslara sahipken, alçak frekans bileşenleri daha uzun latanslara sahip olmaktadır. TEOAE spektrumu, uyaran ve kayıt parametreleri olmak üzere birçok faktöre bağlıdır. Bu etkenlerin en önemlilerinden biri uyarıcı uyarımın spektrumudur.

Geniş band klik uyaran çoğunlukla geniş alan yanıtı uyandırmaktadır. Tone burst uyaran ile uyarılmış otoakustik emisyonların frekansı daha spesifiktir. Tipik olarak dar band uyaran aralığının uyardığı frekanslarla sınırlıdır.

TEOAE spektrumu filtreleme yerleşiminden ve kayıtlama penceresinden etkilenmektedir. Uyaran artefaktı, averajlama kaydının başlangıcından çıkarılmalıdır. İlk birkaç saniyenin kayıttan çıkarılması yanıtlardaki bazı yüksek frekans bileşenlerinde kayba neden olabilmektedir. Kaydın başlangıç aşamasındaki milisaniyelerin artması potansiyel olarak silinen yüksek frekans enerji miktarını da artırmaktadır. 

Cevap penceresinin uzunluğunun azaltımı alçak frekans enerji kaybı ile sonuçlanabilir.

TEOAE seviyesi uyaran seviyesi ile değişim gösterir. TEOAE seviyesi kulakların birçoğunda doğrusal olmayan büyüme özelliği gösterir.

TEOAE büyüme özellikleri incelenirken uyarım spektrumu akılda tutulmalıdır. Klik uyaran ve tone burst otoakustik emisyonlar arasında karşılaştırma yapılırken önemlidir.

Tone burst ve klik uyaran çoğunlukla aynı tepe seviyelerine sahiptir.Klik uyaranın enerjisi daha geniş frekans aralığı boyunca yayılmaktadır. Bu durum verilen her frekansta klik için düşük spektrum seviyesi ile sonuçlanmaktadır.

Uyaran spektrum seviyesi için klik ve toneburst uyaranın eşitlenmesi durumunda iki uyaran tarafından uyarılmış TEOAE'ların seviyeleri ve büyüme davranımları benzerlik gösterecektir.

4-) Bozulma Ürünü Otoakustik Emisyonlar (DPOAE)

Primer ismi verilen iki saf ses uyaranın kulağa verilmesi ile eş güdümlü olarak ölçülen emisyon tipidir. DPOAE'lar ilgili frekanslarda merkezlenen dar band filtreler kullanılarak ölçülür. Kulak kanalından ölçülen DPOAE'lar, pirmer frekansların ve DPOAE frekansı alanından kaynaklanan yansıma bileşeninin arasında üst üste binen bölgede oluşan doğrusal olmayan bozulma bileşeninden kaynaklı enerjinin kombinasyonudur.

DPOAE ve çevreleyen gürültü seviyelerinin birlikte ölçümü mümkündür. Gürültü seviyesi genellikle ilgili DPOAE'nun her iki tarafındaki farklı frekans bölmesi seviyelerinin averajlanmasıyla belirlenmektedir.

Belirli bir DPOAE varlığı, frekans bölgesinde ölçülen seviye ile çevresindeki frekans bölmelerindeki gürültü seviyeleri karşılaştırılarak ve bazı farklı kriterler kullanılarak belirlenmektedir.

Yetişkinler için DPOAE seviyeleri 45-75 dB aralsında eşit seviyedeki primer seviyelerin altında değişim göstermektedir.

Temel frekansların birbirinden uzak olması, baziller membran üzerindeki ilgili hareket eden dalgaların etkileşimini azaltmaktadır. 

İki pimer frekans arasındaki seviye farkı ölçülen DPOAE seviyesini etkilemektedir. En yüksek DPOAE seviyelerinin üretildiği fark genel pirmer seviyelerine bağlıdır. Yüksek seviye uyaran verildiğinde eşit seviyedeki primerler en yüksek DPOAE'ları üretir.

[VestibuloCochlear (Vestibüler & Koklear), İşitme & Denge Bilimi'ne Hizmet Eden Topluluk için Oluşturulmuş, Deneyimsel ve Sonuçsal Bir Projedir.] [Odyometri & Odyoloji Camiası için Özgün Notları, Tasarımları & Derleme Makaleleri İçerir.]

bottom of page