Pediatrik İşitme Kaybı Nedenleri ve Klinik Yorumlaması
Bu geniş kapsamlı analiz, pediatrik işitme kaybı nedenlerini ve ilgili klinik yorumlamaları detaylı olarak ele almıştır. Bu bilgiler, doğru tanı ve tedavi yaklaşımlarının belirlenmesinde kritik öneme sahiptir.
Doğumsal Nedenler
Konjenital İşitme Kaybına Neden Olan Perinatal Solunum Sistemi Hastalıkları:
Solunum Sıkıntısı Sendromu (Hiyalen Membran Hastalığı): Prematürelerde en sık görülen solunum hastalığıdır.
Bu bebeklere invazif tedavi teknikleri uygulandığından enfeksiyon riski artmıştır.
Enfeksiyonların tedavisinde kullanılan antibiyotiklerin potansiyel ototoksik özellikleri vardır.
Kardiyovasküler Sistem Bozuklukları:
Konjenital Kalp Hastalığı: Yenidoğanların %1’ini etkiler. Kalp ve işitme bozukluklarının birlikte görüldüğü sendromlar:
CHARGE Sendromu: Retina defekti, kalp defektleri, gelişme geriliği, mental retardasyon, kulak kanalı anomalileri ve işitme kaybı görülür.
Sıklıkla dış kulak kanalı anomalileri eşlik etmektedir.
Genellikle otozomal dominant, nadiren otozomal resesif geçişlidir.
Jervell-Lange-Nielsen Sendromu: Kalpte yapısal bir anomali olmamasına rağmen elektrokardiyak bozukluklarla birlikte bayılma nöbetleri ve ileri derecede sensörinöral işitme kaybı görülür.
Otozomal resesif geçişli olup zeka normaldir.
Down Sendromu: Bebeklerin %40’ında ventriküler septal defekt, patent duktus arteriozus veya atrial septal defekt gibi kalp anomalileri olabilir.
İşitme kaybı sık görülür. Sıklıkla iletim tipi olmakla birlikte sensörinöral kayıp da bildirilmiştir.
Kayıp sıklıkla hafif-orta derece arasında olup nadiren çok ileri derecededir.
Histopatolojik çalışmalarda kokleanın göreceli olarak daha kısa olduğu gösterilmiştir.
Santral Sinir Sistemi Bozuklukları:
Spina Bifida: Omurilik ve vertebrada nöral tüp defektidir.
Arnold Chiari Malformasyonu: Nöral iletim bozukluğuna bağlı olarak ABR’de 1.-5. dalgalar arası latans uzamıştır.
Hipoksiye neden olan herhangi bir primer bozukluk bebeğin işitmesini ve nörolojik durumunu etkiler.
Nörolojik hasar, santral işitme sürecini etkilediğinden konuşma ve dil gelişimi etkilenir.
Hiperbilirubinemi:
Çok yüksek bilirubin düzeyi, santral sinir sisteminde hasara yol açarak nörolojik fonksiyon bozukluğuna neden olabilir ve bu durum kernikterus olarak tanımlanır.
Kernikterus, non-konjuge bilirubinin kan beyin bariyerini aşarak santral sinir sistemine ulaşması ile dejeneratif lezyonlar oluşmasıdır.
Bu yapılardaki hasar ile serebral palsi, mental retardasyon, nöral ve santral işitme kaybı oluşabilir.
Zamanında ve başarılı tedavi, geçici ABR bozuklukları ile sonuçlanır. Tedavinin zamanında yapılmaması ve başarılı olmaması durumunda sıklıkla işitsel nöropati gelişir.
Ototoksik İlaçlar:
Doğumsal Ototoksisite: Gebelik esnasında anneye verilen teratojenik ilaçlara sekonder oluşur.
Edinilmiş Ototoksisite: Enfeksiyonlar ve kemoterapötiklere bağlı meydana gelir.
Ototoksik maddeler başlıca antibiyotikler, kimyasal maddeler ve diüretikler olarak sıralanabilir.
Aminoglikozidler ototoksik antibiyotikler arasında ilk sırada yer alır. Streptomisin, neomisin, gentamisin, vankomisin, polimiksin B ve eritromisin bu grupta sayılabilir.
Eğer ototoksik etkili antibiyotiği mutlaka kullanmak gerekliyse kan seviyeleri sürekli ölçülerek yüksek seviyelere ulaşması önlenir. Eğer bu olanak yoksa otoakustik emisyonlarla dış titrek tüylü hücrelerin durumu izlenir.
Kimyasal Maddeler:
Kimyasal maddeler içinde karbonmonoksit, civa bileşikleri, altın tuzları, kurşun, arsenik ve anilin boyaları sayılabilir.
Bunların neden olduğu işitme kaybı geriye dönüşlü veya kalıcı olabilir. Yüksek dozda kullanıldıklarında ani işitme kaybı yapabilirler.
Sisplatin, kinin, klorokin, karboplatin ve asetilsalisilik asit ototoksik etki gösterir.
Ototoksik ilaçlar kalıcı, bilateral ve simetrik sensörinöral işitme kaybına neden olur.
Hasar genellikle kokleanın bazal kısmında olduğundan öncelikle yüksek frekanslarda işitme kaybı başlar ve zamanla alçak frekanslarda da ilerler.
Kulak-Kafa Travmaları ve Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı:
Özellikle temporal kemik kırıklarında işitme kaybı sensörinöral tipte olup vertigo da tabloya eşlik edebilir. İletim tipinde işitme kaybı da görülür.
Çocuklarda özellikle patlama tarzında akustik travmalar sonucunda işitme kayıpları görülür.
Anahtar Kelimeler
pedaitrik işitme kaybı, doğumsal nedenler, konjenital işitme kaybı, perinatal solunum sistemi hastalıkları, solunum sıkıntısı sendromu, hiyalen membran hastalığı, prematüre, solunum hastalığı, invazif tedavi teknikleri, enfeksiyon riski, antibiyotik, ototoksik özellik, kardiyovasküler sistem bozuklukları, konjenital kalp hastalığı, yenidoğan, CHARGE sendromu, retina defekti, kalp defekti, gelişme geriliği, mental retardasyon, kulak kanalı anomalileri, işitme kaybı, otozomal dominant, otozomal resesif, Jervell-Lange-Nielsen Sendromu, elektrokardiyak bozukluk, bayılma nöbetleri, ileri dereceli sensörinöral tip işitme kaybı, Down Sendromu, septal defekt, patent duktus arteriozus, atrial septal defekt, kalp anomalileri, iletim tipi işitme kaybı, histopatolojik çalışma, koklea, santral sinir sistemi bozuklukları, spina bifida, omurilik, vertebra, nöral tüp defekti, Arnold Chiari Malformasyonu, nöral iletim bozukluğu, ABR, latans uzaması, hipoksi, primer bozukluk, bebeğin işitmesi, bebeğin nörolojik durumu, nörolojik hasar, santral işitme süreci, konuşma ve dil gelişimi, hiperbilirubinemi, bilirubin düzeyi, kernikterus, dejeneratif lezyon, serebral palsi, ABR bozuklukları, işitsel nöropati, ototoksik ilaçlar, teratojenik ilaçlar, doğumsal ototoksite, edinilmiş ototoksite, enfeksiyonlar, kemoterapötikler, diüretikler, aminoglikozidler, streptomisin, neomisin, gentamisin, vankomisin, polimiksin B, eritromisin, kimyasal maddeler, kulak-kafa travmaları, temporal kemik kırıklıkları, vertigo, sensörinöral tip işitme kaybı, akustik travma